Hastanemiz Diyaliz ünitemizde 4 Adet Diyaliz Cihazımız bulunmakta olup Hafta içi ve Gerek Görüldüğü Takdirde Hafta Sonları da Olmak Üzere Diyaliz Hizmeti Vermektedir.
Diyaliz Nedir?
Diyaliz, böbreklerin işlevlerini yeterince yerine getiremediği durumlarda vücutta biriken maddelerin yarı geçirgen bir zar ile süzülmesi işlemi olarak adlandırılır.
Yüksek konsantrasyon noktasında bulunan su ve elektrolitlerin düşük konsantrasyona doğru difüzyon ile geçişi esas alınır.
Diyalizde temel amaç; protein metabolizması sonucu oluşan üre ve ürik asit benzeri ürünlerin uzaklaştırılması, serum elektrolitlerinin vücuttaki dengesinin sağlanması, asidozun önlenmesi, vücutta biriken sıvının uzaklaştırılması, yeterli ve dengeli bir biçimde protein ve enerjinin vücuda verilmesiyle malnütrisyonun önlenmesidir.
Kandaki atık maddelerin yarı geçirgen zar yardımı ve difuzyon aracılığı ile diyalizat sıvısına geçtiği ve vücudun hücre dışındaki sıvı yükünün azaltıldığı bir tedavi yöntemidir. Hastanın kanı, vücudun dışında adeta bir yapay böbrek görevi gören diyaliz sıvısı olan diyalizörün içinde dolaştırılır. Diyalizörün içi iki farklı alandan oluşur ve bu alanlar yarı geçirgen bir zarla ayrılmıştır. Zar mikroskobik deliklerinden oluşan bir yapıya sahiptir. Zarın bir tarafı hastanın toksik öğeler içeren kanını barındırırken, zarın diğer tarafı ise diyaliz solüsyonunu bulunur. Kan ve diyaliz sıvısı arasında sıvı ve elektrolit alışverişi difüzyon ve osmoz olayları ile gerçekleşir.
Diyaliz sıvısı dekstroz, sodyum, asetat, magnezyum, kalsiyum, klor ve sodyum gibi maddeler içerir. Kanda biriken ve atılması gereken potasyum, fosfor, kreatin, üre ve ürik asit gibi vücutta toksik etkiye yol açan maddeler diyaliz sıvısına geçer. Diyaliz sıvısında bulunan maddeler olan kalsiyum ve bikarbonat ise diyaliz sıvısından kana geçiş yapar.
- Böbrek fonksiyonlarında %90'a varan kayıp görülen,
- Kronik böbrek yetmezliğine bağlı olarak kanamalar bulunan,
- Nutrisyonel durum kötüleşen ve metabolik asidoz görülen,
- Ilımlı bilişsel bozuklukları olan,
- Diyetlerle ve ilaçlarla kontrol altına alınamayan hipovolemi bulunan,
- Giderek artan halsizlik yorgunluk hisleri görülen vakalar diyaliz tedavisi alır.
Hemodiyaliz tedavisine başlamadan önce önemli bir adım, vasküler bir erişim sağlamak için küçük bir ameliyat geçirmektir. Vasküler erişiminiz, diyalizöre bağlanacağınız yaşam çizginiz olacaktır. Diyaliz, kanı filtreden yüksek bir hızla geçirir çünkü kan akışı çok güçlüdür. Makine her dakika neredeyse yarım litre kanı çeker ve geri verir. Erişim, diyaliz sırasında kanınızın vücudunuzdan yüksek bir hızda akmasını ve vücudunuza geri dönmesini sağlamak için uygun bir şekilde yapılmaktadır. Hemodiyaliz tedavi seansları haftada üç kez gerçekleşir ve ortalama bir seans 4 saat sürer.
Vasküler erişim için üç farklı yol izlenebilir. Bunlar: Arteriovenöz fistül (A-V fistül), arteriovenöz greft (A-V greft) ve katater olarak sınıflandırılır.
ARTERİOVENÖZ FİSTÜL (A-V FİSTÜL):
Hemodiyalizin uygulanması için en yaygın ve en kullanışlı olan damar erişim yolu A-V fistüldür. Fistül uygulaması diğer damar yolu erişim yollarına göre daha uzun süre kullanılır ve enfeksiyonla karşı karşıya kalma olasılığı daha düşüktür. Arteriovenöz fistül ön kolda radyal arter denen yapının sefalik vene bağlanması sonucu oluşturulur. Atardamarda bulunan kan basıncı yüksektir ve hızlı bir akıma sahip olduğu için kan atardamardan toplardamara geçiş yapar.
Genelde fistül işlemi uygulandıktanbir süre sonra toplardamar genişlemesi görülür ve toplardamarınduvarlarında kalınlaşma olur. A-V fistül uygulandıktan sonra damar erişim yolu hemen kullanılamaz çünkü fistülünuygun hale gelmesi zaman alır. Vücutla diyalizör arasında kan alışverişinin gerçekleştirilebilmesi için iki tane iğne fistüle yerleştirilir. İğnelerden biri kanı diyalizöre taşırken diğeri ise diyalizörden temizlenmiş kanı vücuda gönderir. A-V fistül uzun yıllar kullanılabilen bir damar erişim yoludur ve kolunuzda fistül olması günlük aktivitelerinizi yapmanızı engellemez.
ARTERİOVENÖZ GREFT (A-V GREFT):
Arteriovenöz greft, A-V fistülün uygulanması için yeterince damar bulunamadığında veya A-V fistül durduğu zaman uygulanabilen bir diğer uzun süreli diyaliz damar erişim yoludur. Greft yönteminde deri altına küçük suni yumuşak bir tüp parçası yerleştirilir ve atardamar ile toplardamar bu tüp parçasıyla birbirine bağlanır. Bu oluşturulan grefte iğneler yerleştirilir. A-V greftler A-V fistüllere oranla daha fazla enfeksiyon ve pıhtılaşma riski barındıran bir damar erişim yoludur.
KATATER:
Hemodiyalize hemen başlanması gerekiyorsa katater yöntemi uygulanması en uygun seçenektir. Esnek bir tüp (kateter) boynunda bir damara, köprücük kemiğinin alt kısmına veya kasıklara yerleştirilir. Sadece kısa süreli bir kullanım için uygulanabilir.